Mebilog

TPP-Lübnan Notları

2018 TİKA Tecrübe Paylaşımı Programı çerçevesinde ODTÜ MEBİVA adına gönüllü elçilerimizin ülke notları:

LÜBNAN

Muhammet Yusuf Karaman

Tika ile yapmış olduğum Lübnan seyahati ve deneyimi benim açımdan inanılmaz faydalı ve verimli geçti diyebilirim. Beyrut havalimanına iner inmez içimi bir heyecan kapladı ve uzun süre beni terk etmedi. İndiğimiz gibi bizi Tika Beyrut Koordinatörlüğünde çalışan Hıdır abi karşıladı. Oldukça sıcak kanlı ve güleç birisiydi Hıdır abi. Havalimanından bizi servise götürür götürmez Trablus yolculuğumuzda başlamış oldu. Fiziken yorgun gibiydik fakat heyecanımız yorgunluğumuzu unutturuyordu. Yaklaşık 4 saat süren yolculuğun ardından Trablus’da 15 Temmuz sergisine vardık ve burada Büyükelçimiz ve Tika koordinatörümüz ile tanışmış olduk. Onlar da oldukça sıcak ve misafirperver bir görüntü çizdiler.

Sergi bittikten sonra akşam yemeğine bir restorana geçtik ve ilk defa Lübnan mutfağıyla tanışmış olduk. Önümüze öncelikli olarak humus geldi. Lübnana has bir lezzet değil açıkçası fakat burda çok yaygın tüketilen bir yemek türü. Arkadaşlarla ortak kanımız Türk mutfağından çok fazla yabancı olmadığıydı sadece biraz daha ağır ve yağlı tüketiyor Lübnan halkı. Yemekler yendikten sonra otelimize Beyrut’a gerisin geri yola koyulduk. 4 saatin ardından otele vardık ve direk uyumuşum.

Güzel bir Beyrut sabahına uyandık ve hemen yemeğimizi yedik ve servise doluştuk. Bizi yoğun bir program bekliyordu çünkü. İlk gün resmi ziyaretlerde bulunduk. Büyükelçimizi, Ticaret müşavirliğimizi ve Türk hava yolları Lübnan müdürünü ziyaret ettik ve tecrübelerinden yararlandık. Büyükelçimiz 10 dakikada bize Lübnan’ı özetledi diyebilirim. Onun ifadesiyle ‘’Lübnan Ortadoğu’nun laboratuvar bölgesidir’’ demişti. Sahiden de Lübnan’ın Osmanlı Devletinden kopmasından sonra yaşanan hadiseler dikkatle incelenirse büyükelçimizin ifadesinin ne denli doğru olduğu ortaya çıkacaktır. Lübnan’ın demografik yapısı da direkt dikkatleri çeken başka bir unsur. Türkiye’de iken küçük bir araştırmam olmuştu fakat sokaklardaki yansımaları görmem farklı bir deneyim oldu. Bıçak gibi ayrılan ve farklı etnik yapıya ait insanlar burada beraber yaşıyor. Dünya görüşü olarak taban tabana zıt insan grupları beraber yaşıyor ki hakikaten incelenmesi gereken yerlerden biri Lübnan. Hıristiyan, Müslüman, Musevi hatta Hıristiyanlar Maruni ve Ortodoks, Müslümanlar da Sünni ve Şii olarak iki ana eksende buluşuyorlar. Bu durum ülke yönetimine de sirayet etmiş durumda. Cumhurbaşkanları maruni bir hıristiyan, başbakanları sünni bir Müslüman ve meclis başkanları ise şii bir Müslüman.

Artık başkentten taşraya geçme vakti gelmişti. Benim ve eminim geri kalan kafilenin de en çok keyif aldığı Lübnan denilince zihnimizde canlanacak olan yere doğru yola koyulduk. Sayda’ya. Şehre vardığımızda ilk göze çarpan şey Beyrut’a nazaran gelişmemiş olduğuydu. Sayda’da Revvad izci derneğinde kalacak ve ertesi gün bu derneğin binasının duvarlarını boyayacaktık. Kafile ve benim için Sayda’nın unutulmaz olmasının en önemli sebebi burada tanıştığımız Lübnan’lı kardeşlerimizin gösterdiği sıcaklık ve misafirperverlik. Buradaki kardeşlerimizle kamp ateşi yaktık, denize gittik ve bolca muhabbet ettik. Burdan ayrılıp Beyrut’a gitmek herkes için biraz zor oldu diyebilirim.

Türkiye’den uzaktayız ve uzakta olunca da demek ki Türkiye ile alakalı çok daha hassas oluyormuş insan. Dolar operasyonu olduğu gece Sayda’lı kardeşlerimizle mangal partisindeydik. İlerleyen saatlerde Uzakdoğu borsasında dolar/tl rakamlarını görünce şoke olduk. Ve hemen ardından Trump’ın tweetlerini gördük bu tweetler de olayı izah eder nitelikteydi. Sayda’lı arkadaşlarımıza bir şey fark ettirmek istemedik. Ama ruhsal açıdan çok derin duygular içerisindeydik. Jad adında ufak bir kardeşimiz var 12-13 yaşlarında o da izci derneği mensubu ve Sayda’lı. O ve arkadaşlarının bizim yanımıza gelip Lübnan halkı Türkiye’nin yanında, endişe etmeyin demesi gün gibi gözümün önünde.

Tika’nın Lübnan’da yapmış olduğu faaliyetleri, restorasyonları ve ıslah çalışmalarını kendi gözlerimizle görme fırsatı bulmuş olduk. Osmanlı eserlerine de bu denli sahip çıkmasını ve restore etmesini de çok önemli ve değerli buluyorum.

Bana bu inanılmaz tecrübeyi yaşattığı için başta Türkiye Cumhuriyeti’ne ardından Tika’ya ve ODTÜ Mebiva’ya şükranlarımı sunuyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir