Mebilog

TPP-Romanya Notları

TİKA-MEBİVA: Tecrübe Paylaşım Programı 2018: Romanya

Ali Demirel, ODTÜ Tarih Doktora Öğrencisi

TİKA’nın organize ettiği Tecrübe Paylaşım Programına ODTÜ MEBİVA adına kabul edildim ve ‘‘Romanya’’ ya gideceğimizi öğrendim. Hazırlıklarımı yaptım ve 3 Eylül sabahı Atatürk Havalimanında Romanya’ya gidecek olan 16 kişilik ekip ile buluştuk. Gruptaki birçok arkadaş ile vize işlemleri sebebiyle zaten önceden tanışmıştık. Havaalanına gelen diğer arkadaşlarla da tanışıp hasbihâl ettikten sonar Türk Havayollarının 07.10 seferi ile Romanya’nın başkenti Bükreş’e doğru uçuşa geçtik. Bir saat on beş dakika kadar süren yoluculuktan başkentteki Henry Conda Havalimanı’na iniş yaptık. Burada bizi TİKA Romanya yetkilileri karşıladı.

Havaalanından konaklayacağımız otele geçtik ve eşyalarımızı yerleştirdikten sonra gruptaki bütün arkadaşlar, grup sorumlusu Lokman Çekiç abi ve TİKA yetkilileri ile birlikte kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra Romanya’daki TİKA Ofisini ziyaret ettik. Buradaki TİKA Koordinatörü Yasemin Melez Biçer Hanım çok hoşsohbet biriydi ve bizleri çok iyi ağırladı. TİKA olarak şimdiye kadar yaptıkları çalışmaları ve tamamladıkları projeleri anlattı. TİKA Ofisinden sonra Türkiye’nin Romanya Büyükelçisi Osman Koray Ertaş Beyefendi’yi ziyaret ettik. Kendileri Romanya-Türkiye siyasi-ekonomik ilişkilerinden tarihsel-kültürel işbirliğine kadar çok geniş konularda detaylı bilgiler aktardı. Büyükelçilik ziyaretinden sonra Romanya’daki Maarif Okulu’nu gezdik. Okulun yetkilileri bizlere yaptıkları çalışmalardan bahsettiler. Maarif Okulundan ayrıldıktan sonra Bükreş şehir merkezindeki Eski şehir bölgesinde bir gezi yaptık. Akşama doğru Dristor Budapesta restoranında akşam yemeği yedik ve otele döndük. Böylece gezinin ilk gününü tamamlamış olduk.

Romanya’daki ikinci gününde otelde kahvaltıdan sonra Bükreş’in kuzeyinde yer alan ve ortalama 2 saat uzaklıkta bulunan Sinai’ya hareket ettik. Burada, Romanya’nın ilk Kralı I. Carol’ün yazlık saray olarak kullandığı Peleş Kalesi’ni gezdik. Avrupa’da ilklerin sarayı diyebiliriz çünkü daha 1880’lerde bu sarayda ilk kez kalorifer sistemi, elektirik sistemi, elektirik süpürgesi gibi yenilikler kullanılmıştır. Saray gezisinden sonra daha kuzeyde bulunan Bran’a hareket ettik. Burada Bran Kalesi’ni (Kont Drakula’nın Şatosu) ziyaret ettik. Gruba rehberlik eden Mehmet abi, Drakula’nın, tamamen ırsi bir durum olarak doğuştan cüce olduğunu ve cücelerin de erken yaşlanma sorunu olduğundan bahsetti. Drakula da çevresindekilerin tavsiyesi ile gençleşmek için önce kuş kanı, sonra da insan kanı içmeye başlamıştır. Drakula’nın vampir özelliği buradan gelmekteymiş. Kale ziyareti de son bulduktan sonra tekrar Bükreş’teki otelimize döndük. Gezinin ikinci günü de bu şekilde bitmişti.

5 Eylül’de yani üçüncü günümüzde kahvaltıdan sonra Romanya’da bulunan Türk Şehitliği’ni ziyaret ettik. Grubumuzda bulunan İlahiyat bölümlerinde okuyan arkadaşlarımız Kur’an-ı Kerim tilaveti yaptılar ve hep beraber şehitlerimiz için dualar ettik. Şehitliğimizde ufak bir mıntıka temizliği de yapmış olduk. Aynı gün, Şehitlikten çıktıktan sonra, bugün Romanya Millet Meclisi (Parlamento Sarayı) olarak hizmet veren ve Komünist dönemde Romanya’nın diktatörü olan Nikolay Çavuşesku’nun yaptırdığı sarayı gezdik. Kapladığı yüzey genişliği açısından dünyada Pentagon’dan sonra ikinci büyük bina bu saraydır. Saray gezisi bittikten sonra öğle yemeği yedik. Yemekten sonra ilk olarak Romanya Ulusal Köy Müzesine gittik. Burada Romanya’nın hemen hemen her bölgesine ait eski dönemlerde köylerde yaşanılan köy evleri yaptırılmıştı. Müze ziyareti bitikten sonra Herastrau Parkı’nı gezme fırsatı oldu. Gölün kıyısındaki bu parkta bisiklet yolu ayrı yürüyüş yolu ayrıydı. Müthiş bir göl manzarası vardı. Gölün kıyısında bulunan Pescaruş Restoranda, bütün grup ve TİKA yetkilileri ile birlikte akşam yemeği yedik ve otele döndük. Gezimizin ilk üç günü tamamlanmıştı.

Gezimizin dördüncü günü, 6 Eylül, kahvaltıdan sonra eşyalarımızla birlikte Bükreş’te kaldığımız otelden ayrıldık. Bize tahsis edilen bir otobüs ile Bükreş’e göre doğuda yeralan Köstence’ye hareket ettik ve ikamet edeceğimiz otele yerleştik. Mecidiye’ye Kasabası’na geldik. Burada 15 Temmuz Şehitleri anısına ağaç diktik. Kasabada ağaç dikimi bittikten sonra, Köstence Eski Şehir’e, Köstence şehir merkezine gittik. Cuma namazı için, Eski Şehir’de Şehir’de bulunan küçük bir camiye gittik. Osmanlı padişahı Sultan Abdulaziz (1861-1875) döneminde yaptırılmış mütevazi bir camiydi. Namazın akabinde Köstence Limanı’nda gezinti yaptık ve akşama kadar limanda çok güzel vakit geçirdik. Akşam yemekleri yenildi ve otele döndük.

7 Eylül günü kahvaltıdan sonra otelden ayrıldık ve Dobramir’de bulunan Türkçe Sınıfı’nın tadilat çalışmalarına katıldık. Sınıfın kitaplık kurulumuna yardımcı olduk. Günün tamamı Dobramir’deki bu okulda geçti ve bizler oradaki Türk ailelerin çocukları ile çeşitli oyunlar oynadık. Osmanlı İmparatorlu’ğu zamanında, oraya yerleştirilmiş olan Türklerle anlaşmak hiç sorun olmadı. Romence konuşup anlaşabilen bu insanlar, en az bizim kadar Türkçe de biliyorlardı.

8 Eylül tarihinde yine Köstence’de yer alan Kemal Atatürk Koleji’ni ziyaret ettik. Kolejin kütüphanesine kitaplar hediye ettik ve kitaplığın kurulumunu da bizzat yaptık. Kolej yetkilileri ile birlikte Kolejin yemekhanesinde öğle yemeği yedik. Kolej ziyaretinden sonra Mecidi’ye Kasabası’nda bulunan Mecidiye Hastanesi inşaat alanine gittik. TİKA’nın tadilatını üstlendiği hastanenin inşaatında çalışanlarla görüştük. Oradaki işçilere bir nebze destek olabilmek için elimizden gelen yardımı yapmaya çalıştık. Köstence merkezinde Konak İstanbul restoranında akşam yemeği yedikten sonra otele döndük.

9 Eylül günü gerçekleştirdiğimiz Tuna Deltası gezisi, programın en güzel günlerinden biriydi. Köstence’deki otelde kahvaltı yaptıktan sonra Tulça’ya hareket ettik. Tulça’da Tuna Nehri’nin oluşturduğu devasa delta göllerini, nergis çiçeklerinin orijinal yapraklarını ve az bulunan hayvan türlerini burada görme fırsatı elde ettik. Yaklaşık 150 kilometrekare büyüklüğündeki deltada tekne turu yaptık. Öğle yemeği olarak balık çorbası ve balık haşlama yemiştik. Bu güzel turun ardından otele döndük.

10 Eylül sabahı otelde kahvaltıdan sonra ufak bir değerlendirme toplantısı yapıldı. Dönüş için hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra Köstence Havaalanına geldik. Türk Havayolları’nın 14.00 seferi ile aktarmalı olarak önce Varna’ya sonra da İstanbul’ döndük.

Roman hakkında kısa ve genel bir değerlendirme yapmak da isterim. Romanya coğrafi sınırları itibariyle bir Balkan ülkesi olmasına rağmen, ülke Avrupa sistemine entegre olma çabasında ve ülkenin bir yüzü aslında Avrupai bir görünüm arz etmektedir. Tam olarak bir Avrupa ülkesi diyemesek bile bir Balkan ülkesi de denilemez. Romanya yönetim biçimi ve hayat tarzı ile bir geçiş dönemini yaşamaktadır. Bir tarafta hala Komünist dönemden kalma yapılar dururken diğer taraftan demokratik döneme geçtikten sonra yapılmış devasa binalar yer almaktadır. Ayrıca Balkanlardaki en verimli arazileriyle Romanya bir tarım ülkesi konumundadır. Hayvancılığın ve tarımsal ürün sanayinin önemli bir hammaddesi olan mısır için devasa tarlalar dikkatimi çekti. Bundan başka çok sayıdaki devasa üzüm bağları Romanya şarap sektörünün belkemiğini oluşturmaktadır. Diğer taraftan bir AB üyesi ülke olarak Romanya, sağlıkta, eğitimde, ekonomik ve ticari alanlarda ciddi atılımlara girişmiş durumdadır. Bunlar ülke için olumlu şeyler, fakat AB üyeliğinden sonra ülkede genç nüfus azalmış. Genç beyinlerin hepsi Orta Avrupa ülkelerine göç etmiş. Bu da Romanya için önemli bir değer kaybını oluşturmaktadır.

Çok güzel dostluklar kurmama vesile olan bu programın organize edilmesinde emeği geçen bütün TİKA çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Bu programa dahil olmam da rolü ODTÜ MEBİVA’ya ayrıca teşekkür ederim. Böyle güzel bir anı yaşamamdaki katkılarını hiçbir zaman unutmayacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir